Temmuz sonu – Ağustos başında Amasra’da birkaç gün geçirdik kardeşimin eşi ve kızıyla beraber. Geceleri çılgınlar gibi eğlenmek falan istiyorsanız Bartın’ın bu küçük ilçesi size göre değil demektir ama çok güzel manzaraları olan, insanı maviye de, yeşile de doyuran bir kasabada kafa dinleme fikrine sıcak bakıyorsanız Amasra’yı sevebilirsiniz.
Amasra’nın denizi sıcak bir deniz değil ama öyle çok soğuk da değil, kendinizi bir attınız mı alışıyorsunuz. Çocukla tatil yapmaya da uygun çünkü oldukça sığ ve sakin bir deniz. İlçede Küçük Liman Plajı ve Büyük Liman Plajı olmak üzere 2 plaj var, birincisi baya bir küçük. Biz Büyük Liman Plajı’nın bulunduğu caddedeki bir apartta kaldık; Plaj Apart diye bir yerde. Her birinde 2 kişilik birer yatak olan, birisi plaj manzaralı 2 0da, bir mutfak ve bir banyo vardı.
Orta seviyede bir aparttı, temizdi. Günlüğüne 150 lira ödedik. Plajın hemen caddenin karşı tarafında olması avantajlıydı, 2 dakikada gidiyorsunuz, herhangi bir şey için aparta dönmek de zor gelmiyor.
Yalnız Amasra’da şemsiye şezlong fiyatları fazla geldi bana. 2 şezlong ve 1 şemsiyeye 27.5 lira istiyorlar, bu durumda sadece şemsiye için 7.5 lira almaları gerekir bana göre ama 10 lira alıyorlar. Şımarık bir fiyat olduğunu düşündüm, Haziran’da Fethiye’de 20 lira vermiştik – şimdi farklı mıdır bilmem.
Amasra’da neler yapılır?
Amasra küçük bir ilçe, birkaç saat dolaşsanız basmadığınız yeri kalmaz herhalde. Ama 4 gün boyunca sadece burada zaman geçirdiğimiz halde ben sıkılmadım. Dinlenmek istiyordum, gözlerim ve kafam çok yorgundu, böyle bilgisayardan – internetten, yazıdan takıdan uzak birkaç gün geçirmek istiyordum, huzurlu hissetmek istiyordum; istediğim gibi de oldu.
Sabahları erken kalkıp yürüyüş yaptım hep, çok da hoşuma gitti bu yürüyüşler. Gördüğü şeyler keyif veriyor insana; deniz, ağaçlar, parklar, çay bahçeleri, sahildeki kameriye havasındaki banklar, çarşıda günün ilerleyen saatleri için yapılan hazırlıklar, fırınlardan gelen kokular, geceleri ne kadar hareketliyse sabahları o kadar ıssız ve terk edilmiş görünen Çekiciler Çarşısı vesaire.
Amasra’da çok köpek var, çevrede başkaları da varken pek rahatsız olmadım da sabahları yürürken falan, etraf tenhayken irkiliyor insan. Kimseye bir zarar verdiklerine tanık olmadım ama fazla yakın, fazla sırnaşık duruyorlar bazen.
Roma döneminden kalmış olan Kemere Köprüsü var, onu geçip yukarıya doğru yürüyerek güzel bir manzarası olan Ağlayan Ağaç mevkiine geliniyor, bir akşam oraya çıktığımızda birbirleriyle böyle güreşmeli, ısırmalı bir şekilde oynayan 2 köpek vardı; birçok kişi rahatsız oldu – biz de olduk. Yeğenim baya korktu. Aynı akşam 2 genç erkek köprünün üstünde, sokakta müzik yaptılar, o bölümü çok keyifliydi.
Amasra’nın ünü bir balıkçısı var, Mustafa Amca’nın yeri; bir akşam gittik oraya, hoşumuza gitti, sonra bir daha gittik. Manzarası güzel, bazen baya dolu oluyor öyle hemen yer bulamıyorsunuz. Balıklar taze ve lezzetli, rakı balık keyfi seviyorsanız Amasra’ya gitmişken bir kere olsun gitmenizi tavsiye ederim, ben 2 gidişimizde de keyifle içtim. Amasra salatası yedik, yemeğin üstüne ballı manda yoğurdu istedik, o da güzeldi.
Başka balık restoranları da var ve onların da iyi olanları vardır mutlaka, onlardan birini de deneyebilirdik fakat kardeşimin eşi bir kere daha buraya gitmeye heveslenince ben de arıza çıkarmadım.
Biz Pazar sabahı geldik Amasra’ya, plaj acayip kalabalıktı. Diğer günlerde de baya insan vardı ama o günkü gibi değildi. Pek yabancı turist gelmediğini sanıyorum, orada tanıştığımız bir kadın yıllar önce geldiklerini ama son yıllarda görünmediklerini söyledi. Özellikle hafta sonları yakın çevrelerden günübirlik gelenler çok oluyor sanırım.
Son gün kahvaltı yaptığımız yer, daha önce de bir kere akşam yemeği yediğimiz Marina Cafe idi, sundukları köy kahvaltısı gayet güzeldi. Kafede kitaplık vardı, küçük bir kitaplık, ben okumayı severim, bu çok hoşuma gitti. Emanet kitap alabileceğimizi söylediler, birer ikişer tane alıp okuduk. Pınar Kür’ün Asılacak Kadın isimli kitabını bir kere daha okumuş oldum böylece yıllar sonra, belki hakkında bir yazı da yazarım. Kafeden alıp okuduğum diğer kitap da Salkım Hanım’ın Taneleri idi. Yanıma aldığım İngilizce hikaye kitabını da okudum biraz.
Apartı kiraladığımız Ruhi Bey’in Çekiciler Çarşısı’nda Kuşkayası Hediyelik Eşya isimli bir dükkanı var, Amasra’dan hediyelik almak isteyenlere tavsiye ederim. Büyük bir dükkan, farklı bütçelere hitap edecek birçok çeşit var. Dükkanı devredecek mi, satacak mı; öyle bir şey söylemişti ama yine o şekilde devam eder orası herhalde. Bir de meydanda organik pazar var; civar köylerde üretilen yağ, peynir, turşu, reçel, salça, meyve, yemiş; bir sürü şeyler satılıyor.
İnsanın tatilden alacağı keyif nasıl bir tatil yapmak istediğiyle de ilişkilidir. Çok konforlu bir ortam, mekanlarda hepsi işinin ehli olan servis elemanları, geceleri çılgın partiler; böyle şeyler arıyorsanız Amasra size hitap etmeyebilir. Mütevazı bir ortamda, taş sokaklarda yürüyüp her yanda çiçekler, fıskiyeler, ağaçlar, sıra sıra sandallar, balıkçılar, denize nazır çay bahçeleri, eski evler, bahçeli evler görerek nispeten sakin, dinlendirici bir tatil yapmak istiyorsanız bir Amasra gezisi yapmanızı tavsiye ederim ama.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir:
