Bir akşam evinize geldiniz. Hava karanlık ama evin ışıkları yanmıyor. Işıklar yandığında, uzun uzun çaldığınız kapıyı açmayan karınızın kanepede sessizce oturduğunu gördünüz. Sorularınıza da cevap vermedi. Sizce ne olmuş olabilir? Eşinizin aklından neler geçiyor? Muhteşem bir aşk hikayesinin nasıl olup da bir trajediye dönüştüğünü düşünüyor olabilir mi? Peki neden? Yoksa sizinle ilgili, öğrenmesini istemediğiniz bir şeyi mi öğrendi? Bir zamanlar sizin yanında olmanızdan başka bir şey istemeyen karınızı böyle karmakarışık eden şey ne olabilir? Hayatınızda başka bir kadın olduğunu öğrenmek mi mesela? Bir yalanınızı mı yakaladı? Onun aklını okuyabilir misiniz? Diyelim onu aldatıyorsunuz, üstelik karınız bir değil birkaç yerden ihanet görüyor, neler yapar, nasıl bir tepki verir acaba? Aşk, tutkui ihanet ve intikam unsurlarını içeren Aşk Uykusu filminin fragmanı insana bunları düşündürüyor işte.
Filmin hikayesinden de söz edeyim biraz. Serkan’la Yonca uzun süren bir ilişkinin ardından evlenmişlerdir. Yonca eşinin bazı yalanlarını yakalar ve aldatıldığını düşünmeye başlar. Genç kadının içini kemiren şüphenin etkisiyle değişen davranışları, çiftin aslında çok da yolunda gitmeyen evliliğini bozmaya başlar. Kendini kocasına çok fazla adamış, onun için kendinden vazgeçebilecek bir kadındır Yonca. Evliliğini kurtarmak için her şeyi yapabilecek biridir, herkesin aklına gelmeyecek ürkücü şeyleri bile…
Aşk Uykusu filmi yaşanmış bir hikayeye dayanıyor. Filmin uyarlandığı kitabın yazarı Mehmet Coşkundeniz bir gün bir gazetedeki köşesinden insanlara ilişkiler konusunda fikirler veren biri, epeyce takipçisi de var galiba. Kendisine bir gün uzun bir mail gelmiş. Bu enteresan hikayeyi okuyup bitirdiğinde okuduklarının hayal gücü fazlaca geniş biri tarafından yazıldığını, hatta o kişinin kendisiyle dalga geçiyor olabileceğini düşünmüş. Daha sonra maile gönderen kişiyle yazışmaya başlamış ve reel olarak da görüşmüş. Bu kişiden duyduğu sıra dışı aşk hikayesini isim, yer ve tarihleri değiştirerek kitaplaştırmaya karar vermiş. 2014 yılında yazdığı ilk romanı bu şekilde ortaya çıkmış işte.
Gökçe Bahadır’ın kendisinin tek sığınağı olduğunu düşündüğü kocası tarafından aldatıldığını öğrendikten sonra onu geri döndürmek için büyük bir mücadele veren, bu arada ruh hali perişan olan ve eşiyle ilişkisi de giderek daha çok bozulan Yonca karakterini başarılı bir şekilde canlandırdığı söyleniyor.
2 yıllık hazırlık ve 1.5 aylık çekim sürecinden sonra birkaç gün sonra vizyona girmesi beklenen filmin yönetmeni Nisan Akman. Oyuncu kadrosunda yer alan isimlere gelince: Gökçe Bahadır (Yonca), Alican Yücesoy (Serkan), Hande Subaşı (Seda), Hasan Küçükçetin, Lale Başar, İsmail Düvenci, Peyman Umay ve Mehmet Coşkundeniz.
