8 Mart 2014 tarihinde Malezya’nın Kuala Lumpur Şehrinden Çin’in Pekin şehrine gidecek olan Malezya Havayolları’na ait MH370 sefer sayılı Boeing 777 bir uçak kalktıktan yaklaşık 40 dakika sonra arkasında hiçbir iz bırakmadan bütün radarlardan bir anda kayboldu. İşin uzmanlarına göre bu olay hayal bile edilemeyecek kadar ilginç bir felaket. Mürettebat dahil 239 tane insanla dolu olan bir uçak hiç iz bırakmadan nasıl yok olabilir? Malezya uçağı nerede sorusuna mantıklı bir cevap bulmak için tam 26 ülke seferber oldu.
Uçağın radarda en son göründüğü bölge büyük bir dikkatle tarandı ancak uçağın düştüğüne dair en ufak bir iz bulunamadı. Böyle bir şey havacılık tarihinde o güne kadar ve o günden sonra da görülmüş bir şey değildi.
Kayıp Malezya Uçağı Nerede Olabilir
Kaybolan Malezya uçağı ile ilgili bir sürü senaryo yazıldı çizildi. Olay hakkında ne kadar uzman olunursa olunsun fikir yürütmekten başka yapacak bir şey yok. Zira kesin konuşmak için uçağın karakutusu lazım ki uçak ortada yok, karakutuyu nereden bulacaksın.
Malezya uçağı nerede sorusuna bilim mantıklı bir cevap veremedi. Hiçbir kanıt üretilemedi. BBC’deki belgeselde izlediğime göre de uçak radardan kaybolduktan sonra Avustralya’daki bir uydu istasyonu uçağın 7 saat daha uçtuğunu tespit etmiş. Bu bilim adamlarına göre imkansız gibi bir şey ama olmuş. Bu uydu istasyonu uçağın nerede olduğunu değil sadece o saatler boyunca uçtuğunu tespit etmişler. İyi de bu Malezya uçağı nerede uçtu?
Belgeselde bu soruya cevap arayan dünyanın önde gelen uçak kaza uzmanları, uçakla kurulan son bağlantıdan sonra uçağın rotasının değiştiğini, uçağın Çin’e giderken geri dönüp ters istikamette ve Malezya yarımadasının üstünden geçip Hint Okyanusu’na doğru gittiğini iddia etti. Eğer bu iddia doğruysa birisi ya da birileri, belki de pilot uçağı bilinçli olarak radardan kaçırdı ve karayla bütün irtibatını kesti. İyi de rota değiştikten sonra neden yolculardan hiçbirisi yakınlarını aramadı? Uçağın kaçırılma ihtimaline karşı yolcu listesi tarandı ve iki tane İranlı yolcunun sahte pasaportla uçağa bindiği tespit edildi. Ancak bu iki kişinin hiçbir terör örgütüyle bağlantısının olmamasının yanı sıra olayın hiçbir örgüt tarafından üstlenilmemesi de terör saldırısı ihtimalini azalttı.
Uçakla ilgili son veriler şöyle: Uçak kalktıktan sonra Pekin istikametine giderken, -yani normal rotasında- radardan kaybolana kadar takip edildi. Kaybolduktan sonra tam tersi istikamette askeri bir radar tarafından tespit edildi. Sonra o radardan da kayboldu. Bu saatten sonra uçağın düştüyse nereye düştüğünü öğrenmek tahmin ve olasılık hesaplarından öteye gidemiyor. Uçak rotadan kaybolduktan sonra bütün bağlantılarının da kesilmesi bilinçli bir el tarafından uçağın rotasının değiştirildiğini gösteriyor. Uçak ilk kayboluşundan sonra 6 saat daha uçtu. Sonunda nerede ne oldu kimse bilemiyor.
Olaydan sonra 40 gün kadar arama çalışmalarına aralıksız devam edildi. Uçağın planlanmış rotasının dışında kalan bazı yerler de dahil çok geniş bir alan tarandı fakat bir türlü enkaza ulaşılamadı. Bu aramalar sonuç vermeyince Güney Avustralya açıklarında da uçak enkazı aranmaya başladıysa da sonuç değişmedi. Bu bölgede 7 ve 8 Nisan tarihleri arasında garip sinyaller alındı. Uzmanlar bu sinyallerin uçağın karakutusundan geldiğini tahmin ettiler. Ancak Nisan tarihinde bu bölgeden bir daha sinyal gelmedi Bunu da şuna bağlıyorlar; uçakların karakutularının pilleri 30 gün gidiyormuş. 30 günden sonra da sinyal vermeyi kesmiş haliyle.
Bütün bu olumsuzluklardan sonra çalışmaya katılan Avustralyalı uzmanlar arama faaliyetlerine son verdiler. Son vermelerinin sebebi aranan bölgenin çok geniş olması, okyanus dibinin 5 bin metre ve dağlık bir bölge olması. Bölgedeki devasa dalgaların da arama faaliyetlerini olumsuz yönde etkilediği söylendi. Uzmanlara göre bu uçak hiçbir zaman bulunamayabilir zira uçağı arama faaliyeti oldukça maliyetli bir iş.
Bana sorarsanız bu uçağı bir gün birileri tamamen tesadüf eseri bulacaklar ama ne zaman orasını bilemeyeceğim.
