Kennedy Ailesi yıllar boyu hem politika alanında, hem de eğlence sektöründe aktif biçimde yer alıp dünyaya yön vermiş en güçlü, en başarılı ve aynı zamanda en şanssız ailelerden biridir. Ailenin yakasını kuşaklar boyunca bırakmayan sorunların Joseph ve Rose Kennedy’nin çocukları büyüyüp ebeveynlerini ve diğer aile üyelerini hem şöhret ve başarı, hem de trajedi açısından geride bıraktıklarında yoğunlaşmaya başladığını söylemek mümkün.
Söz konusu trajediler sebebiyle yıllardır ortalıkta Kennedy Laneti denilen olguya dair teoriler dolaşırken kimi uzmanlar da bahsi geçen olayların kökleri bu denli eskilere dayanan bir ailenin başına gelebilecek normal şeyler olduğunu ve lanet söylentilerinin ayyuka çıkmasının asıl sebebinin Kennedy’lerin birçok üyesinin hayatlarını medyanın radarı altında geçirmelerinden kaynaklandığını iddia ediyor.
İşin aslı nedir, ortada gerçekten bir lanet var mıdır elbette bilemeyiz ama bu ailenin üyelerinin adeta birer şanssızlık mıknatısı olduğunu söylersek yanılmış olmayız. İşte en şanssız 5 Kennedy ailesi üyesi;
1. John F. Kennedy (Mayıs 1917 – Kasım 1963)
Tüm Kennedy’ler arasında muhtemelen en ikonik ve ünlü olanı John Fitzgerald Kennedy siyaset sahnesine girdiğinde hem ailenin en şanslı oğlu, hem de Amerika’nın yeni umudu olarak görülüyordu.
1961 yılında ABD Başkanı seçildiğinde milyonların yüreklerini sevinçle doldurdu. Ona yönelen bu geniş çağlı ilgi ve desteğin sebebi selefi Dwight Eisenhower’dan daha genç ve karizmatik bir lider olmasının yanı sıra sarsılmaz görünen idealizmi ve insan hakları konusundaki tutumuydu.
John F. Kennedy’nin başkanlık dönemi 22 Kasım 1963 günü Lee Harvey Oswald tarafından vurularak öldürülmesiyle son buldu.
Olay hakkındaki kaynaklar ateş eden bir başka kişinin daha varlığını kanıtlasalar da bunun kim olduğu maalesef ortaya çıkarılamadı ve hain suikast arkasında pek çok soru işareti bırakarak Amerikan tarihine geçti. John F. Kennedy son yolculuğuna yasını tutan milyonlarca Amerikalının gözyaşlarıyla uğurlandı.
2. Robert F. Kennedy (Kasım 1925 – Haziran 1968)
Robert F. Kennedy pek çok açıdan kardeşi John F. Kennedy’i çağrıştırıyordu; en önemlisi de ikisinin de halkın dilinden konuşabilen anlayışlı, liberal politik liderler olmaları ve ABD yönetim sisteminde devrim niteliğinde değişiklikler yapmak istemeleriydi. John F. Kennedy’nin başlı başına bir yıkım olmuşken Robert F. Kennedy suikasti ülke için matem döneminin yeniden başlaması anlamına geldi. Kennedy abisinin başladığı işi bitirmek için aday olduğu Başkanlık seçimlerine hazırlandığı 1968 yılının 5 Haziran’ında 24 yaşındaki Filistin’li Sirhan Sirhan tarafından silahlı saldırıya uğradı ve hayatını kaybetti. Yaşamı boyunca kendinden çok çevresindekileri ve en çok da ülkesini önemseyen Robert Kennedy’nin son sözlerinin “Herkes iyi mi?” olduğu biliniyor.
3. Jacqueline Kennedy Onassis (Temmuz 1929 – Mayıs 1994)
Kocasının ABD Başkanlığı görevini yürüttüğü 3 yıl boyunca ona eşlik eden ve halkın sevgisini kazanan Jacqueline Kennedy bu süre içerisinde tam 2 kez ölü doğum gerçekleştirdi. Dünyaya gözlerini çok erken yuman bu bebeklerin ilki çiftin kızları Arabella, ikincisi ise oğulları Patrick Bouvier’di.
Eşi J. F. Kennedy suikaste uğradığında Jackie Kennedy de aynı arabada onun yanında seyahat ediyordu. Yaşadığı şoku kelimelere dökmesinin mümkün olmadığını onlarca kez dile getiren Kennedy o gün üzerinde olan ve eşinden sıçrayan kan damlalarıyla lekelenen pembe elbisesini yıllar boyunca çeşitli organizasyonlarda, resmi törenlerde ve anmalarda bir saygı göstergesi olarak taşımaya devam etti.
20 Ekim 1968 günü Aristotle Onassis ile evlenip Jacqueline Kennedy Onassis adını alan bu efsane kadının yüzü ikinci evliliğinden sonraki dönemde de fazla gülmedi. Bir dönem Amerika’nın First Lady’si olarak saygı gören ve halk tarafından çokça sevilen Jacqueline ikinci kez evlendiğinde hem kitlelerin ona olan sevgisini, hem Amerikan Gizli Servisi tarafından ona sağlanan korumayı, hem de görev sırasında hayatını kaybeden bir Amerikan Başkanı’nın eşi olarak elde ettiği diğer ayrıcalıkları kaybetti. Üzerindeki tüm bu baskıya rağmen eski eşine olan saygı ve sevgisini her fırsatta dile getiren güzel kadın basında Jackie O. adıyla anılmaya başlandı ve magazin basınının en gözde kurbanlarından biri haline geldi, hatta ölen eşinin erkek kardeşleriyle evlilik dışı ilişkiler yaşadığı iddiaları bile zaman zaman ortaya atıldı.
4. Ted Kennedy (Şubat 1932 – Ağustos 2009)
Ted Kennedy ya da tam adıyla Edward Moore Kennedy diğer 2 erkek kardeşi gibi suikaste kurban gitmemiş olsa da ailesinin en şanssız üyelerinden biri olarak anılmaktadır. 19 Haziran 1964 günü Ted Kennedy’nin de içinde bulunduğu bir uçak kaza yaptı ve başarılı siyasetçinin yanındaki yardımcılarından biri ve bir pilot hayatını kaybetti. Kazadan yakın bir arkadaşı sayesinde sağ kurtulan Kennedy’nin ise sırtında bir çatlak, ciğerinde delik ve kaburgalarında kırılmalar meydana geldi. Bu şanssız adam için en büyük hayati tehlikeyi ise geçirdiği iç kanama oluşturuyordu. Ancak Kennedy ailesi laneti Ted Kennedy’nin yakasını bu kadar kolay bırakmayacaktı.
Kennedy bir gece seçim kampanyasında birlikte çalıştığı Mary Jo Kopechne’yi evine bırakırken arabasını yanlışlıkla bir köprüye sürdü ve ikili arabayla beraber aşağıda akan derenin sularına yuvarlandılar. Amerikan tarihine Chappaquiddick Kazası olarak geçen olayda senatör Kennedy’nin hayatı kurtulurken dava arkadaşı yaşamını kaybetti. Asıl skandal ise Kennedy’nin belki panikten, belki de yaşadığı şokun etkisiyle polise haber vermeden olay yerini kaybetmesi sonucu ortaya çıktı. Zamanın pek çok otoritesi eğer Kennedy kazanın hemen ardından polisi arasaydı, bir başka deyişle neredeyse 10 saat hiçbir şey yapmadan amaçsızca dolaşmamış olsaydı, Kopechne’nin hayatının kurtarılabileceği konusunda görüş bildirdi.
Aynı dönemde Ted Kennedy’nin eşi bir düşük geçirdi ve iki olayın üst üste gelmesi sonucu Kennedy siyasete girmedeki esas hedefi olan Başkanlık makamı için aday olamadı. Bunun yanı sıra polis soruşturması Kennedy’nin arkadaşı olduğu iddia edilen Mary Jo Kopechne’nin kaza sırasında iç çamaşırı giymiyor olduğunu ve otel odasının anahtarlarıyla cüzdanının da yanında olmadığını ortaya çıkardı. Kennedy’nin Kopechne’yle evlilik dışı bir ilişki yaşayıp yaşamadığı ve bu skandalın eşi Joan Bennett Kennedy’nin çocuğunu kaybetmesi üzerinde bir etkisi olup olmadığı günümüzde hala tartışılmaktadır.
5. Rosemary Kennedy (Eylül 1918 – Ocak 2005)
Dünyalar güzel Rosemary Kennedy Amerika’nın önde gelen iş adamlarından Joseph Kennedy ve eşi Rose Kennedy’nin kızı, Robert ve Ted Kennedy’nin ablası, John F. Kennedy’nin ise kardeşiydi. Rosemary ailesinin geçmişinden dolayı hayatta oldukça ayrıcalıklı başlasa da zaman ilerledikçe maalesef zekasının yaşıyla doğru oranda gelişme göstermediği ortaya çıktı.
Rosemary Kennedy’nin zihinsel problemleri henüz çocukluk yıllarında ortaya çıktı. İnsanı kendine hayran bırakan duru bir güzelliğe sahip bu genç kız erken yaşlardan itibaren özel öğretmenler tarafından eğitildi. Büyüdükçe ve çevresindekilerden ne kadar farklı olduğunun ayırdına varmaya başladıkça da asabi ve saldırgan tavırlar sergilemeye başladı. Bu gibi durumlar normal bir aile için kabul ve tedavi edilebilir nitelikte görünse de Rosemary’nin hırslı ve aile adına her şeyden fazla önem veren babası kızının ailesinin başarısına gölge düşürmesi ihtimaline katlanamayıp onu günümüzde insanlık dışı kabul edilen ancak o dönemde psikolojik rahatsızlıkları olanlar üzerinde sıklıkla uygulanan lobotomi işlemi için zorla bir kliniğe götürdü.
Lobotominin 23 yaşındaki Rosemary üzerindeki etkileri hesaplanandan çok daha ağır oldu. Kişinin konuşma, hareket etme ya da düşünme becerilerine herhangi bir zarar vermemesi zaten ancak şans eseri mümkün olabilen bu uygulama sonucu Kennedy’nin vücudu büyük oranda felç oldu. Genç kız yaşamının geri kalanını, hayatını kaybettiği 2005 yılına kadar, özel klinik ve bakım evlerinde yaşamını sürdürdü. Babalarının acımasızlığının aksine kardeşleri işleri kendi ellerine alacak yaşa geldiklerinde ablalarına yapılan saygısızlığın sorumluluğunu almaktan kaçınmadılar, olayı örtbas etmeye çalışmadılar, onu medyadan saklamadılar ve sürekli ziyaret ettiler.
