Şampuansız saç yıkama veya no poo olarak bilinen saç temizleme yöntemini ilk defa kızımdan duymuş ve duyduğum zaman denemiştim ben. Fakat çabuk bıraktım, saçlar bir süre için ağırlaşıyor, keçeleşiyor falan; buna dayanamadım. Kızım istikrarlı bir şekilde devam etti, onun başladığı 19 – 20 ay falan oldu artık. Halinden memnun ve saçları da gayet iyi görünüyor.
Bana gelince, 2015’in Temmuz ayında bunu tekrar tecrübe etmeye karar verdim. Halihazırda da devam ediyorum, neredeyse 10 ay oldu. Saçlarımı çoğunlukla defne sabunu (Arada başka sabunlar da denediğim oldu) ile yıkıyor ve elma sirkeli suyla duruluyorum. İkinci seferde sabrettim ve ben de memnunum.
Yukarıdaki fotoğraflarda saçlarımın ilk 2 aydaki çeşitli hallerini görüyorsunuz. Bunlar saçlarımdan en hoşnutsuz olduğum dönemler, şampuan kullanmadan saç yıkamak bir süre için gerçekten zorlayıcı oluyor. Banyoda saçlarınız taş gibi iniyor omuzlarınıza, öyle ağırlaşıyor. Zamanla tamamen ortadan kalkmıyor bu durum ama o devrelere göre daha iyi hale geliyor. Sert oluyorlar, yapış yapış oluyorlar, bağlayarak idare etmeye çalışıyorsunuz. Yağlanma sorunu yaşanıyor, çünkü yıllardır muhatap olduğu kimyasallardan arınmakta olan saç derisi bir nevi savunma olarak fazladan yağ üretiyor. Ama bu hep böyle devam etmiyor.
Saçlarım oldukça dalgalıdır benim ve fön çekilince dalgalı halinden galiba 2 – 3 parmak kadar daha uzun görünür. Başka fotoğraflar da ekleyeceğim ve bunlar size saçlarımın 10 ayda ne kadar uzadığı hakkında fikir de verecek. Ben de şimdi fark ettim o zamandan bu zamana ne kadar uzadığını. Bu süreçte 2 – 3 kere kırık aldırmışımdır sanırım, bunun dışında saçlarımı uzatmaya başladım. Bu aşağı yukarı 9 ayda saçlarımın ne kadar uzadığının resmidir. (Nisan 2016) Şunu da eklemek isterim bu noktada, saç şekillendiricisi olarak Dermaderm argan özlü saç bakım sütü kullanıyorum ben. İçeriğinde bir sürü madde olan bir ürün bu ve doğal olmak bir yana, doğala yakın bir ürün olduğunu bile düşünmüyorum. Fakat aşağıda gördüğünüz tarzdaki kıvırcık / dalgalı saçlar için ille de bir şey kullanmak gerekiyor. Saçımın boylarına ve uçlarına uyguladığım bu ürünü saçı benimki gibi olanlara tavsiye edebilirim. Aşağıdaki görünümü sağlıyor ve jölenin verdiği kötü hissi bırakmıyor.
52 yıllık saç meselesini özellikle vurgulamak istiyorum. Ben 52 yaşındayım ve no poo denemem başarısız sonuçlanırsa bunu yaşıma, saçlarımın uzun yıllardır boya görmesine bağlamaya hazırdım. Kızımda başarılı olmuştu ama o daha 20’li yaşlarında. Fakat öyle olmadı, bende de iyi sonuç verdi. İyi sonuç derken saç kreminin verdiği o ipeksi yumuşaklığı falan unutun ama ilk zamanlarda yaşanan o rahatsız edici şeyler zamanla değişiyor , daha az rahatsız edici oluyor ve şampuanla saç kremi kullanmadan da yaşayabileceğinizi anlıyorsunuz.
Bu doğal saç yıkama uygulamasının esası saçları karbonatlı suyla (Şampuan) yıkamak ve sulandırılmış elma sirkesiyle (Saç kremi) durulamaktır ama sabunla saç yıkama şeklinde uygulayanlar da var ki ben onlardan biriyim. Son zamanlarda sormadım ama kızım da bir süre karbonat kullandıktan sonra defne sabununa döndü bildiğim kadarıyla. Arada 1 – 2 kere bazı markaların (Thalia mesela) sabunlarını da aldım ama çok az kullandıktan sonra veya hiç kullanmadan vazgeçtim. Alırken içeriklerine dikkat etmemişim çünkü, bir sürü şey var, kimyasal oranı açısından şampuandan büyük bir farkları olduğunu sanmıyorum.
Saçlarımı bir de ombre balyaj yapılmış ve maşa ile şekillendirilmiş olarak takdim edeyim size. Yıllardır açık kumral tonlarında boyanıyor bu saçlar. Son gittiğimde kuaförüm uçlarına sarılar atmaktan söz etti, ben de “Evet” demiş bulundum. İlk gördüğümde fenalık geçirecek gibi oldum açıkçası, bu kadar sarı bana fazla. Fakat gözüm alıştı, bir de insanlar beğenince iyice rahatladım. (Mayıs 2016)
Neden no poo yapıyoruz kızım, ben ve başkaları; çünkü başka bir sürü şeyde olduğu gibi şampuanların ve saç kremlerinin büyük kısmında da bol miktarda kimyasal katkı maddesi kullanılıyor ve bu orta ve uzun vadede bazı zararlar verebiliyor. Bir de fikir olarak rahatsız ediyor insanı. Bu tip kozmetikler görünüm ve hissediş itibarıyla şahane sonuçlar verseler bile bunlar doğal sonuçlar değil. Bir sabunun, şampuanın bolca köpürmesini baya bir ölçü olarak kabul ediyoruz ama bu nedir ki aslında yani, köpük yapan maddeyi ne kadar çok basarsan o kadar çok köpürür. Bilmem ney kokusu ne kadar çok basılırsa ürün de o kadar yoğun kokar, yumuşatıcı maddeler ne kadar çok olursa o kadar çok yumuşatır; falan filan. Ama bunları yaparken saçların doğal yapısından bir şeyleri de götürür. Eğer no poo işe yaramasaydı, başlangıç dönemindeki sorunlar halen devam etseydi eskisi gibi şampuan ve saç kremi kullanmaya devam eder miydim? Evet, ederdim, değil mi ki başka çare yok. Ama bu uygulamanın sonuçlarından hoşnut olduğumdan onlara ihtiyaç duymuyorum. Saçlarım yıkanırken hala biraz ağır, şampuanın verdiği duygu yok ama ilk zamanlardaki gibi bir ağırlık değil bu, o rahatsızlığı vermiyor.
Bu fotoğraf 8 Mayıs 2016’da kuaförde çekildi, fönden sonra. Kırıklarını aldırdığım için biraz kısaldı. Daha da kesilebilirdi aslında ama yeni yapılmış olan sarı balyaj uygulamasının pek anlamı kalmayacaktı o zaman.
Nasıl no poo yapıyorum ondan söz edeyim biraz da. Yukarıda da belirttiğim gibi, 1 – 2 kere içinde fazlaca katkı maddeleri olan, herhalde bir nevi katılaştırılmış şampuan sayılması gereken sabunlar aldığım oldu ama onları hemen hiç kullanmadım. Arada bir alışveriş yaptığım bir aktar var, oradan el yapımı sabun olarak satılan sabunlardan (Çoğunlukla defne sabunu) alıyorum. Bu tamamen doğal bir ürün sayılır mı bilmiyorum aslında ama içinde kostikten başka bir şey olmadığını zannediyorum ve kimyasal içerik itibarıyla şampuandan çok daha sade bir ürün olduğunu düşünüyorum. Sabunla 1 – kere yıkayıp iyice duruluyorum saçlarımı. Bu sırada biraz ağırlık hissediyorum ama no poo’ya ilk başladığım zamanlardaki ağırlıkla ilgisi yok bunun, oldukça daha az. Bir su bardağının büyük kısmına elma sirkesi koyup üstüne su ekliyorum. Başımı öne eğip bu elma sirkeli suyu boylarında ve uçlarında gezdirerek tüketiyorum. Sonra yine başım aşağı eğikken saçlarımı parmaklarımla tarıyorum. Tarakla da yapılabilir bu tabii. Önceleri elma sirkesi ile yıkadıktan sonra da durulardım ama bir süredir durulamıyorum. Bunun bir zararı olduğunu sanmıyorum, yumuşatıcı etkiyi arttırdığını düşünüyorum. Koku? Evet kokuyor, ama bir süre sonra dağılıyor bu koku.
No poo yapmak için yaşam tarzınızın da buna uygun olması lazım tabii. Ben emekliyim, evden çalışıyorum, ilkbahar – yaz aylarında haftada 2 gün semt pazarlarında küçük takı tezgahları açıyorum falan; bunu yapabilecek durumdayım. İşiniz ve hayatınız gereği başlangıç evresindeki zorluklar size uymayabilir. Uzun süredir çalıştığınız bir işte anlayışla karşılanırsınız belki ama yeni bir iş ortamında bu sizi itici gösterebilir, falan filan. Bu durumda uygun bir zamanı beklemek lazım çünkü en az 1.5 – 2 ay bazı zorluklar çekiliyor. Ama sonuçta no poo işe yarıyor mu, evet; benim 52 yıllık saçlarımda yarıyorsa, yarıyordur. Üstelik zor saçlarım var benim, yapısı kuruya yakın, yumuşak değil ve epeyce dalgalı. Yine de saç tipine göre istisnalar olabilir tabii.
No poo ile saçlarımın yeterince temizlendiğinden bir kuşkum yok benim. İpeksi bir yumuşaklık söz konusu değil evet ama benimkinden daha yumuşak, daha genç saçlar için durum farklı olabilir. Kızımın saçları baya yumuşak mesela. Ayrıca saçlar daha geç kirleniyor – öyle hissediyorsunuz, öyle görünüyor, gerçekten.
Çok basarili gerçekten. Ben o sabri gösterebilirmiydim bilmem.
Ben gösterdim – pişman değilim. = ) Kızım da değil. Siz de deneyebilirsiniz aslında, evden çalışıyorsunuz yanılmıyorsam. Her zaman kusursuz görünmenin gerektiği bir işyerinde – işte çalışanlar için zordur mutlaka. Ama onun dışında idare edilebiliyor.