İlk olarak arkadaşım Arzu söz etti bana Annemin Yarası fiminden. İzlemiş, beğenmiş. Pek üstünde durmadım, izlemedim de. Sonra geçenlerde kızımla Kadıköy’de dolaşıyoruz, sinemalara da baktım şöyle bir, bir yerli film teklif ettim, istemem ben bunu dedi. O sırada filmlerden konuşmaya başladık galiba, aynı filmden o da beğeniyle söz etti. Eh, dedim, Majesteleri Birinci Nehir Hanım da beğenmiş madem, ben de izleyeyim. Gerçekten güzel filmmiş, zevkle seyrettim ve izlemenizi tavsiye ederim.
Filmin her bir oyuncusunun iyi iş çıkardığını söylemek istiyorum önce, bunun tek istisnası Ozan Güven’in oyunculuğunun birkaç sahnede insana abartılı gelmesi olabilir. Herkes, ama herkes rolünün hakkını fazlasıyla vermiş. Bora Akkaş, Ozan Güven, Okan Yalabık, Meryem Uzerli ve Belçim Bilgin Erdoğan ve Sabina Toziya’dan oluşan kadroya laf yok bence; döktürmüşler. Kaliteli bir yerli film izlemek istiyorsanız kaçırmayın derim.
Annemin Yarası’nın konusu şöyle: 18 yaşına kadar bir yetimhanede yaşayan Bosnalı Salih, ailesini bulmaya karar verir ve bunun için yola düşer. Yetimhane müdürünün verdiği adrese gittiğinde annesini bulur da ama ona kendisini tanıtmaz, çünkü dünyaya gelişinin hikayesi çok üzücüdür. Ve annesi yaşadıklarından sonra aldığı ilaçlar yüzünden geçmişi hatırlamamaktadır. Bu arada, babasının ismini de öğrenir: Borislav Milic.
O köyden ayrılır ve babasını bulup intikam almak kararıyla yola devam eder. Yolculuk sırasında Marija – Borislav çiftinin çiftliğine de gelir ve burada çalışmaya başlar. Zamanla Salih için sıcak bir yuva haline gelen bu çiftlik, geçmişteki bazı sırların birer birer ortaya çıkmasıyla üzücü olaylara sahne olacaktır.
Filmde Salih, öğrendiği acı hikayeden sonra intikam fikriyle devam ediyor yola ama büyük oranda Meryem Uzerli’nin 10 numara bir oyunculukla canlandırdığı Marija’nın duruş ve tavırlarının etkisiyle mutlu olmaya çalışan, hayata daha olumlu ve umutlu bakmaya başlayan bir gence dönüşüyor.
Fakat o çiftlikte bunları yaşarken Mirsad ve Nerma’nın (Salih’in annesi) evinde giderek büyüyen sıkıntılar yaşanıyor. Sırlar gizli kalmıyor sonuçta ve yavaş yavaş, savaşın açtığı yaraların kapanmasının mümkün olmadığı ortaya çıkıyor. Filmin finali yaklaşırken çiftlikteki sıcak, samimi ve mutlu hayatın sonu da yaklaşıyor.
Böyle bir filmde Bosna Savaşı üzerinde daha çok durulabilirdi. Filmdeki acıların, sıkıntıların, kimsesizliklerin, ortaya çıkarılmaması için büyük çabalar gösteren, yalanlar söylenen sırların sebebi olan bu savaş ve etkileri hakkında biraz daha bir şeyler öğrenebilirdik, daha derinlikli, dram yönü daha güçlü bir yapım çıkabilirdi ortaya. Baştan sona gözyaşlarına boğulsaydık demek istiemiyorum fakat duygusallık yeterince yansıtılamıyor sanki. Ama sonuçta etkileyici çekim tekniği, Balkanlar bölgesinin atmosferini hissettirebilmesi, doğa manzaraları ve ille de oyuncularının performansıyla izlenmesi gereken bir film bu. İyi ki izlemişim, keşke Arzu söylediği zaman izleseydim hatta.
Annemin Yarası (My Mother’s Wound) filminin yönetmen koltuğunda oturan ismin Ozan Açıktan olduğunu da ekliyor ve satırlarıma burada son veriyorum. Ziyaretiniz için teşekkürler.