Sırtımızda; boyun bölgesiyle kalçaların biraz aşağısı arasında birbiri ardına sıralanmış 31 adet omur kemiği vardır. Omurilik kanalını oluşturan bu omurların 5 tanesi bel bölgesindedir. Bu kemiklerin arasında bulunan ve ‘disk’ olarak anılan kıkırdakları bir nevi amortisör olarak düşünebilirsiniz. Bu diskler omurganın hareketliliğine ve dayanıklılığına, zorlamalara karşı direnç göstermesine, omurgaya gelen şok şeklindeki darbelerin emilmesine ve kuvvetin çevredeki diğer dokulara dengeli olarak dağılmasına hizmet ederler. Bel fıtığı bel bölgesindeki disklerin fıtıklaşması sonucunda oluşur. Fıtıklaşmadan kastedilen şudur: Disklerin içinde jöleye benzeyen yumuşak bir bölüm ve bu yumuşak kısmın dışında daha sert bir tabaka vardır. Omur kemiklerine bakan yüzlerin iki tarafında da son-plak ismiyle anılan kıkırdak yapılar bulunur. Fıtıklaşma dış kısımdaki tabakanın anatomik bütünlüğünün bozulup içerideki yumuşak bölümün dışarıya taşması sonucunda oluşur. Hastalık kendini fıtıklaşan diskin omurilik kanalının içinden ya da kendisinin arka/yan tarafından geçen sinirleri sıkıştırmasıyla gösterir. Fıtıklaşmış diskten ortama salınan bazı kimyasal maddelerin sinir köklerini etkilemesi bel ağrısının sebepleri arasındadır.
Bel fıtığı kimlerde görülür?
Bel ağrıları yüzünden doktora başvuran insanların sayısı oldukça fazladır. Tespitlere göre erişkin kişilerin yüzde sekseni hayatları boyunca en az bir kere bel ağrısından şikayet etmektedir. Bel fıtığı her yaş grubundan insanlarda görülebilir; daha sık görüldüğü yaş aralığı 30-60 yaş arasıdır. Bu kadar yaygın olan bu problemde bu hastalığın vurduğu belli bir gruptan çok rahatsızlığa yol açan etkenlerden söz etmek gerekir.
Bel fıtığına yol açan etkenler nelerdir?
Obezite yani aşırı kilolu olma hali bel fıtığının sebepleri arasında sayılıyor. Vücudun ağırlığı omurga tarafından taşınıyor ve destek yastığı işlevi gören diskler aşırı baskıya maruz kaldıklarında deforme olabiliyorlar. Disk normal biçimini kaybedip fıtıklaştığında diskin baskı yaptığı sinirin fonksiyonları da etkileniyor ve bu da değişik belirti ve bulgulara yol açıyor. Bu konudaki bir başka teze göre de aşırı kiloların bel ve boyun ağrılarına yol açtığı tam olarak doğru değil; çünkü kişi kilo aldıkça omurgası da bu duruma uyum sağlıyor. Fazla kilolar diz ve kalça bölgelerini olumsuz etkileyebiliyor ama bel ve boyun ağrılarına yol açan şey daha çok bir ayda 20-25 kilo almak veya vermek gibi büyük değişiklikler. Böyle ani değişiklikler omurga için zararlı oluyor.
Günümüzde her yaştan insanlar okul veya iş ortamında hareketsiz saatler geçirdikten sonra eve gelince de bilgisayarın başına oturuyorlar, böylece kaslar gelişmiyor. Bu hareketsiz yaşam tarzı da bel fıtığının sebepleri listelerinde yer alıyor. Çocukluk çağından itibaren kasların kullanılması lazım, günümüz çocuklarının hareketli oyunlar yerine bilgisayarı tercih etmeleri buna engel oluyor. Vücudun yükü sadece omurga tarafından taşınmıyor, bu görev omurga boyunca uzanan sırt, boyun ve bel kaslarıyla karın kasları tarafından paylaşılıyor. Hareketsiz yaşam tarzı ve egzersiz yapmamak yüzünden bu kaslar gerektiği kadar güçlenmiyor ve onların taşıması gereken vücut ağırlığı omurgaya ekstra bir yük getiriyor.
Bel fıtığının nedenleri arasında günlük yaşamda yaptığımız bazı hareketleri omurganın fizyolojisine uygun olmayan hatalı şekillerde yapmamız da bulunuyor. Çamaşır asmak ve dolap yerleştirmek gibi omuz üstüne yük kaldırmayı gerektiren işlerde yukarıya doğru uzanmak yerine bir merdiven veya sandalye kullanmamız gerekiyor. Masa başında uzun saatler geçirenlerin tam dik pozisyonda durması ve kullandıkları sandalyenin bel girintisini desteklemesi de bel fıtığını ve bel ağrılarını önlemek açısından önemli. Yerden bir yük kaldıracağımız zaman diret eğilip almak yerine önce dizlerimizi kırıp çömelmemiz gerekiyor. Yataktan kalkmanın da doğru ve yanlış şekilleri var. Aniden bele yük bindirerek doğrulmak yanlış; doğru olan yan dönmek, ayakları yatağın kenarından aşağıya sarkıtmak ve dirseklerden destek alarak kalkmak.
İnşaatlarda çalışmak gibi ağır fiziksel efor sarf etmeyi ve ağır kaldırmayı gerektiren meslekler; futbol, güreş, halter ve kürek sporları; vücudu sürekli vibrasyona maruz bırakan araba, otobüs, kamyon şoförlüğü gibi işler ve uzun süre boyunca ayakta kalmayı veya oturmayı gerektiren meslekler de bel fıtığına yol açabiliyor. Ağırlık kaldırmayla ilgili şu tezi de ekleyelim: Bir görüşe göre bel fıtığına yol açan şey ağırlık kaldırmak değil, ağırlığı yanlış biçimde kaldırmak. Ağırlık kişinin kapasitesinin çok üstündeyse veya yanlış-ters hareketler yapılırsa bel fıtığı riski oluşuyor. Fakat makul bir ağırlığı doğru yöntemle kaldırmak bu açıdan büyük bir risk içermiyor. Yapılan ters bir hareketin stres altındayken yapılmasıyla keyifli bir şekilde yapılması da sonucu etkiliyor.
Hamilelikte bel fıtığı
Gebelikte bel fıtığı durumunun kendine özgü şartları var. Hamilelik süreci ilerlerken cenin karnın içinde büyüyor ve bele ek bir yük yükleyerek belin biyomekaniğini olumsuz etkiliyor. Diğer yandan ceninin büyümesi yavaş yavaş gerçekleşiyor ve bel-sırt kaslarıyla destek dokular bu büyümeye uyum gösteriyor, ön tarafta bulunan ağırlığı dengeliyorlar. Bu yüzden anne adaylarının gebeliğin ilk aylarında onlara daha sonraki aylar için avantaj sağlayacak olan risksiz ve hafif egzersizler yapmaları tavsiye ediliyor. Bu egzersizlerle bel fıtığı olma riskinin azaltılması mümkün.
Fakat gebelik süreci ve bel fıtığı aynı anda söz konusuysa işler değişiyor; bu durumda anne adayı için de, doktor için de sıkıntılı bir süreç başlıyor. Zorluk daha teşhis aşamasında başlıyor; x ışınları bebeğe zarar verebileceği için bazı tanı yöntemleri uygulanamıyor ve gebe kadınlara ilk 3 ay süresince ilaç da verilemiyor. Hamileliğinin ilk 3 aylık dönemi içinde olup da şiddetli bel ve bacak ağrıları çeken hastalar doğal olarak doktorlara da büyük sıkıntı veriyor.
Bu şartlarda bu kritik dokuz ayın sorunsuzca atlatılması için yapılabilecek bazı şeyler var neyse ki: Bebek bekleyen ağrılı bayanlar mutlaka sert yatak istirahatına alınıyor, ilk 3 aydan sonra da hafif masajlar ve sıcaklık uygulamalarıyla kısmen rahatlama sağlanabiliyor. Doktor kontrolünde olmak şartıyla karın kaslarına yönelik egzersizler de yapılabiliyor. Bu süreçte alınan tedbirler hastayı rahatlatmayı ve bel fıtığının ilerlemesini önlemeye yönelik tedbirlerden ibaret. Bir sebeple ameliyat kaçınılmaz görünüyorsa girşimin spinal veya epidural anesteziyle yapılması gerekiyor.
Doğum gerçekleşeceği zaman normal doğumun mu yoksa sezaryen ameliyatının mı doğru olacağına hastayı takip eden kadın hastalıkları ve doğum uzmanıyla bir nöroşirurji uzmanı beraberce, son durumu değerlendirerek karar veriyorlar. Doğumdan sonra hastaya normal şartlara özgü tanı ve tedavi yöntemleri uygulanabiliyor ve kesin sonuç o zaman elde edilebiliyor.
Bel fıtığının belirtileri nelerdir?
Bu hastalıktan kaynaklanan ağrılar birden ortaya çıkar, şiddetlidir, kişiyi ağrı kesici kullanmaya zorlayabilir ve öksürme, hapşırma gibi ani durumlarda daha da şiddetli hale gelir. Siyatik olarak anılan sinir kökü ağrıları bel fıtığının belirtileri arasındadır. Bu ağrılar bel bölgesi dışında bacak, kalça ve ayaklarda da hissedilebilir. Siyatik siniri belden başlayan, kalçanın derinliklerinden geçip bacağın arka kısımlarına kadar ilerleyen büyük bir sinirdir ve her bacakta ayrı olarak bulunur. Kayan disk hangi bacağın sinirine baskı yapıyorsa o bacakta ağrı, karıncalanma ve uyuşma oluşabilir. Bazen ağrılar her iki bacakta da görülür. Ayrıca hareket kısıtlılıkları ile yürümekte ve oturmakta güçlük çekme durumları da yaşanır. İleri durumlarda bu belirtilere idrar kaçırma, iktidarsızlık, yürüyememe ve çabuk yorulma halleri de eklenebilir.
Bel fıtığına sebep olan disk siyatik siniri dışında omurga çevresindeki başka sinirlere de baskı yapabilir. Bu durum söz konusuysa omurganın kayan diskten etkilenen bölgesinde iğne batmasına benzer bir his, uyuşma veya karıncalanma meydana gelebilir. Bir de herhangi bir rahatsızlık oluşturmayan bel fıtığı durumu vardır ki çok nadir görülür. Herhangi bir şikayeti olmayan kişilerin rutin kontrolleri sırasında ortaya çıkabilen bu durumda genellikle disk çok az kaymıştır ve sinirlere baskı yapmamaktadır.
Bel fıtığından korunma yolları
Bel fıtığı olmaktan kaçınabilmek için her fırsatta hareketli olmak ve egzersiz yapmak gerekir. Kısa süre içinde büyük miktarlarda kilo almak veya vermek de olabildiğince kaçınmanız gereken durumlar arasındadır. Yerden bir şey almanız gerektiği zaman onu belinizi eğerek almamalı, önce mutlaka çömelmelisiniz. Herhangi bir şeyi uzanarak almamalı, alacağınız şeye yaklaşarak aradaki mesafeyi küçültmelisiniz. Bel fıtığından korunmak istiyorsanız dik durmaya dikkat etmeli ve yataktan belinize aniden yüklenerek kalkmaktan kaçınmalısınız. Sağlıklı haldeyken özellikle bel kaslarını güçlendirecek egzersizler yapmalısınız.