İtici bir kampanya şu günlerde çok eleştirilen, çok sözü edilen Koton reklam kampanyası.
İtici çünkü çocukların çocuk gibi olması, çocuk gibi hissetmesi, çocuk gibi görünmesi lazım. Ergen veya genç veya yetişkin gibi değil.
Evet; her kuşağın, her dönemin çocukları bir önceki kuşağınkilerden daha farklı oluyorlar. Evet, zamane çocukları diye bir şey var ama içinde bulunan zamanın çocukları hep zamane çocuğu zaten. Evet, internet kullanımı başta olmak üzere bazı faktörler bu zamanların çocuklarına ekstra özellikler yüklüyor ama bu onları çocuk olmaktan çıkarmıyor, çıkarıyorsa ortada büyük bir yanlış var demektir. Çünkü çocukların çocuk olma vasfı bozulmamalı, Koton reklamı bunu yapıyor; çocuklar çocuk gibi görünmüyor orada.
Bazı gazete haberlerine ne kadar çok sinirlendiğim aklıma geldi, şöyle şeyler; bilmem hangi ülkede bir çocuk annesi, babası veya anne – babası tarafından çocuksu olmayan bir şey için kullanılır, para kazanmak için. Minicik bir civciv allanır pullanır gösterişli bir horoza veya tavuğa dönüştürülür, bakarsın, okursun, tiksinirsin. Çocuktan değil, çünkü o çocuk; onu bu yolda kullananlardan. Koton reklam kampanyası insanda böyle duygular uyandırıyor.
Bu memlekette çocuk istismarı yapmak bir Koton’a kalmadı elbet; küçük yaştaki çocukların çalıştırılması da çocuk istismarı, çocuk yaştaki insanların evlendirilmesi de, çocukların dilendirilmesi de, uyuşturucuya alıştırılması da ve başka bir sürü şey. Nerede duydum veya okudum ben bunu; bir kadın 16 yaşındaki kızını evlendirmek istiyor, galiba akrabalarından biriyle ve bunun için kızının yaşını büyüttürmenin peşinde koşuyor; al sana en kralından çocuk istismarı, hem de çocuğun (ergenin; demeliydim belki de) annesi tarafından yapılan cinsinden. Ama sen bunlar ortadan kalksın, azalsın, bir çaresine bakılsın diye umarken Koton tutmuş yeni bir çeşidiyle ortaya çıkıyor. Anne babalar yapıyorsa (mesela) markalar niye yapmasın…mı, yok öyle bir mantık. Şu anda bi sürü evde, bir sürü kıyıda köşede bir sürü çocuk istismar ediliyordur ve bizim bundan haberimiz bile olmaz ama bir markanın yaptığı böyle bir şeyden haberimiz olur; hem de ‘zamane’ şartları gereği hemencecik olur. Böyle bir izlenim uyandırmak bir markanın aleyhinedir, antipati uyandırır ki uyandırdı bile işte. Söz konusu olan çocuklar olduğunda herkesin hassasiyeti biraz daha yüksektir. Bak işte, aslında insanların genel olarak nelere, nelere ve nelere tepki vermediği bir toplumda tepki oluşturuyorsun. O reklamı hazırlayan, izleyen, düzelten, ne bileyim, onaylayan hiç kimsenin mi çocuğu yoktur veya böyle bir reklam hiç birinde mi bunca insanda uyandırdığı duyguları uyandırmaz? Tuhaf.
‘Çocuklar öldürülmesin, şeker de yiyebilsinler,’ evet, ve de zamanından önce büyümesinler. Koton reklam kampanyası çocukları zamanından önce büyütüyor. Ki çocuklar isteyebilir bunu, çünkü onlar çocuktur ve yetişkin oldukları zaman dünyanın onlar için dönmeye başlayacağını, evreni fethedeceklerini falan zannederler ama normal yetişkinler bunun böyle olmadığını bilir ve bu yüzden çocukların çocukluk çağlarının çocuk gibi geçmesini isterler, olması gereken zamandan önce büyümelerini istemezler. Hem bu bir çocuğu büyük bir yük altında bırakacağı ve belki de onun yaşama sevincini, potansiyelini, her şeyini olumsuz etkileyeceği için; hem de yetişkin olmak çocukların sandığı gibi bir harikalar diyarına ilk adım atmak olmadığı için.
Bir erkek çocuğunun genç bir yetişkin erkek, bir kız çocuğunun şık ve çekici bir kadın gibi görünmesi ve davranması normal bir şey değil. Öyle hissetmesi ise hastalık sayılıyordur belki de, bilmem…sanki öyle sayılmalı.
Bırak rica ederim yaa, gözün doysun, kazandığın yetsin, bu şekilde de kazanmayıver. Bu mantık yarın öbür gün çocuklara kırışık önleyici krem ve 1 haftada göbek eriten bilmem ney yağı da kakalamaya çalışır. Veya da orta yaş krizine iyi gelen yeni bir ilacı yutturmaya falan.
Bırak çocuklar da alışveriş manyağı olmayıversin.
Ne demek ‘bir beden büyük almayın, seneye de giymem, moda neyse onu giyerim.’ Sen ne istiyorsun; ortalığın ‘Bu kırmızı eteği giymem ben, bu yıl moda değil’ falan diyen çocuklarla dolmasını mı, yani, iyi bi şey mi bu, güzel mi, bu fikri beğeniyor musun? Bir sürü anne baba kahrolacak belki o yıl moda olanı alamadığı için, arkadaşları alay edecek belki, çocuklar oldukça net ve bir bakıma acımasızdır, dikkatini çekerim; yazık değil mi?
Yazık…Neticede kim bilir kaç tane danışmanı, şusu busu olan bir marka; keşke biraz daha incelikli ve düşünceli olabilseydiniz.
Buna bir tepki konulmalı ki başka markaların da bu yoldan gitmeyi düşünmesinin önü kapansın. Birçok olayda analarını koruyamıyoruz (laf sokuyorum evet), bari çocukları koruyalım. Koruyabildiğimiz kadar.
Binkelam bütün çocuklara çocuk gibi, çocukça, çocuksu hayatlar diler.