Bugün size söz edeceğim film bir Vittorio de Sica filmi ve bir Sophia Loren filmi ve de bir İkinci Dünya Savaşı filmi. Aynı zamanda ödüllü bir film, Loren bu filmle Oscar aldı. Aldığı ödülün bir özelliği böylece İngilizce olmayan bir filmle ödül alan ilk kadın oyuncu olmasıydı. La Ciociara (Two Women – İki Kadın) 1960 yılında çekilmiş İtalya – Fransa yapımı bir film.
Benim filmden haberdar olmam bugün yayınladığım bir blog yazısı sayesinde oldu. Loren hakkında bol fotoğraflı bir biyografi hazırladım, film de o sırada karşıma çıktı ve merakımı uyandırdı. İzleyip bir de o şekilde yazmak isterim. Bu arada, filmde Sophia Loren’in kızını oynayan Eleonora Brown ödül almamış ama çok iyi bir oyunculuk çıkardığını ve bunu hak ettiğini ifade eden birkaç yorum gördüm.
Jean Paul Belmondo filmde genç bir öğrenciyi canlandırıyor. Filmde rol alan diğer bazı oyuncular da Carlo Ninchi, Andrea Checchi, Pupella Maggio, Emma Baron, Bruna Cealti ve Antonella Della Porta.
La Ciociara (Two Women) filmi dilimize çoğu zaman İki Kadın olarak çevrilmiş, bazı yerlerde de Kızım Ve Ben olarak geçiyor. Filmin konusu şöyle: Tezgahtar Cesira, genç yaşta dul kalmıştır. 1943’de Roma bombardımana maruz kalınca 13 yaşındaki kızı Rosetta ile beraber köyüne gitmeye karar verir. Olanlardan endişe duymakla beraber savaşın biteceğinden ve sonra Roma’ya dönüp eski hayatına kaldığı yerden devam edeceğinden emindir, niyeti savaş sürecini korunaklı bir yerde geçirmektir.
Anne – kız, Cesira’nın doğduğu kasabaya, La Ciociara’ya varana kadar giderken, yollarda savaşın acımasız yüzüne tanık olurlar ama ciddi bir olay yaşamadan kasabaya varmayı başarırlar. Bir süre orada kalırlar. Bu arada, sevgi dolu, hassas, umutlu genç bir erkek öğrenci olan Michele Cesira’ya aşık olur.
Savaş sona erip askerler çekilirken Cesira kasabanın güvenli olmadığına karar verir ve kızıyla beraber Roma’ya dönmek için yola koyulur. Dönüş yolunda dinlenmek için girdikleri yıkık bir kilisede çok acı olaylar yaşarlar. Kendinden emin, neşeli Cesira düşündüğü gibi kızını koruyamamış ve bir insan yıkıntısına dönüşmüştür, savaşın en çirkin yüzüyle tanışan Rosetta ise çocuk saflığını ve neşesini kaybetmiştir. Bu arada Michele de Alman kurşunlarıyla öldürülmüştür.
Yaşanan olaylar anne – kızın özenilesi yakınlığını biraz bozmuş olsa da Cesira hala bütün gücünü kaybetmiş değildir ve ikisi yine birbirlerine tutunarak ayakta kalacaklardır.
La Ciociara (1960) gerçekçi bir film, savaşa tanıklık eden bir yol hikayesi, insanın savaşın nasıl bir şey olduğunu unutmasına bir an için bile fırsat vermeyen, izleyiciyi koyu realizmiyle sarsan bir film. Bu zorlu sürece maruz kalan bir halkın acılarını iyi anlatan bir film. Biraz araştırdıktan sonra benim için izlenmesi gereken filmler kategorisine girdi, izliycem de inşallah.
Olumsuz kritik olarak bazı söylemlerinde ırkçı bir hava olduğunu okudum ama bu ve başka birkaç şeyin dışında, gördüğüm her kaynakta tavsiye edilen bir yapım bu. İyi bir neo realist İtalyan filmi olarak yorumlanmış genelde. Aldığı övgüler büyük oranda katıksız gerçekçiliğiyle ilgili.
Bu filmi izlemiş miydiniz? İzlediyseniz fikrinizi bilmek isterim. Ziyaretiniz için teşekkürler.
