Hayati sağlık sorunlarına yol açabilen bir uyku bozukluğu tipi olan uyku apnesinin tespit edildiği anda acilen tedavi edilmesi gerekiyor. Kendini gürültülü horlama, huzursuz uyuma, uyku sırasında aşırı terleme ve iç çekme, sabah dinlenmemiş halde ve baş ağrısıyla uyanma gibi belirtilerle gösteren uyku apnesi günümüzün önemli rahatsızlıkları arasında sayılıyor.
Uzmanlar bu hastalığın sinsi bir şekilde ilerlediğini ifade ediyorlar. Zira uyku apnesinden muzdarip olan kişilerde gece uykusu sırasında defalarca solunum durması veya yavaşlaması söz konusu oluyor ve bu durum hastanın eşi veya yakınları tarafından her zaman fark edilmiyor.
Yatağında ölmüş halde bulunan kişilerin ölüm sebepleri arasında başta gelenlerden biri olan uyku apnesi erkeklerde kadınlara göre 2 kat fazla oranda görülüyor. Astım ve şeker hastalığı kadar yaygın olduğu ifade edilen bu rahatsızlık genel olarak erişkinlerde, erkeklerde, menopoz dönemini yaşayan bayanlarda, horlayanlarda ve yaşlılarda görülüyor.
Fiziksel özellikler itibarıyla aşırı kilolu, boynu kısa ve kalın, alt çenesi biraz geride kalan kişilerde de sıkça rastlanan uyku apnesinin tespiti polisomnografi adıyla bilinen uyku tetkiki yöntemiyle yapılıyor. Bu yöntemde bir uyku merkezinde kişinin gece uykusu esnasındaki bütün aktiviteleri takip ediliyor; beyin dalgaları, göz hareketleri, solunum faaliyetleri, kas gerilimi, horlamaları ve kanındaki oksijen seviyesi gibi. Kişide solunum durması ve hava akımı azalmaları normal kabul edilen değerlerin üzerindeyse apne tanısı koyuluyor.
Tek başına bir hastalık olarak değerlendirilmeyen horlama, uyku apnesinin en önemli bulgusu olarak kabul edilmekte. Uyku apnesi hastalığında hastanın uykusu nefes durmalarıyla bölünüyor ve kişi her nefes durmasından sonra gürültülü bir horlama eşliğinde yeniden nefes almaya başlıyor.
Bu rahatsızlığı yaşayan kişiler gece neler olduğunun farkına varmıyor ancak gün içinde uyuklamalar, halsizlik ve sersemlik, iş yerinde veya okulda konsantrasyon bozukluğu gibi sorunlar yaşıyorlar.
