Saat 00.11, uykum var. Kafayı koysam kısa zamanda dalar giderim, öyle hissediyorum. Fakat Zeynep Gülcan hakkında bir şeyler yazıp öyle uyumak istedim. Bu istek de birden geldi, 3-4 dakika önce. Yazmadan yatmamak istedim birden, çünkü fazla zaman yok.
Twitter’da ‘Zeynep İçin Donör Ol’ hashtagi vardı, böylece haberim oldu konudan, ben bilmiyordum.
Zeynep Bolu’da yaşayan, 2.5 yaşından beri kemik iliği hastalığı ile mücadele eden 3 yaşında bir çocuk. Hastalığı ilk ortaya çıktığında ailesi onu Ankara’ya götürmüş. 1 yıllık bir tedavi sürecinden sonra 1 yıl sorunsuz geçmiş ama sonra hastalık tekrar nüksetmiş. Bir süre de Bolu’da tedavi edildikten sonra taburcu edilmiş, şimdi evinde uygun bir donör bulunmasını bekliyor.
Şifa bulması için ilik nakli yapılması gerekiyor. Ve siz 18 yaşın üstünde, 50 yaşın altında iseniz (55 altı da olabilir, 1-2 yerde öyle gördüm) kan grubunuz hangisi olursa olsun bu çocuğun hayatının uzamasını sağlayabilirsiniz. Nasıl mı? Yaşadığınız yerdeki Kızılay kan merkezine Zeynep Gülcan için 1 tüp kan bırakarak.
Fazla zaman yok. Şu andaki durum Zeynep’in 2 ay ömrü kaldığını gösteriyor.
Kaderinde 3 yaşında ölmek vardır belki. Belki de 3 yaşında ölümün eşiğine gelip içimizden birinin kanı sayesinde hayata tutunmak; büyümek, okumak, çalışmak, evlenmek, çocuk sahibi olmak falan vardır. İnsan ikincisi olmasını umut ediyor. Sosyal medyada gösterilen gayret de bunun için.
Kan bağışı lazım, konuyu paylaşabileceğimiz her yerde paylaşmak lazım, dua etmek lazım, başka ne yapılabilir diye düşünmek lazım ve bunları çabuk çabuk yapmak lazım, çünkü, dediğim gibi; zaman kısıtlı.
Çok uyku bastırdı, daha fazla yazamıycam. Umarım bir işe yarar. Kan örneği vermek isteyebilecek birkaç kişiye ulaşsa yine kardır…diye düşündüm.
Başlık öyle kalsın. ‘Var Olmanın Dayanılmaz Hafifliği’ diye bir Milan Kundera romanı vardı, oradan geldi aklıma. Daha doğrusu; konuyu öğrendiğimden beri Zeynep’in derdine derman olmak için bir şey yapmak bir rahatlık, bir huzur verir insana gibi geldi, o da aklıma o kitabı getirdi – demek ki.
Zeynep çocuk; hastalığını ve durumunu bugün öğrendim, bir gün iyileştiğini de öğrenmeyi umut ederim.
Yazı düzgün oldu mu ki? Şimdi bir okudum ama pek bir şey anlamadım. ‘Daha fazla yazamıycam’ dedikten sonra yazmışım yine. Ne yazdım acaba? Çok uykum var.
İyi geceler. Zeynep; sana özel olarak iyi geceler ve sağlıklı yarınlar dilerim.