Dilek Yarımadası Milli Parkı Aydın ili sınırları içerisinde yer alıyor, Zeus Mağarası da bu 27.675 hektarlık milli parkın giriş kapısının sol tarafında. Mağaranın girişine ulaşmak için kaygan taşlardan oluşan bir patikaya basaraktan 20 m. kadar ilerlemeniz gerekiyor. Konuyu yazmak için sağa sola bakınırken edindiğim bilgilere göre mağaranın içi dışarıya göre çok ciddi oranda daha soğuk oluyor ve suyu da buz gibi. İçeride burada yüzmenin yasak olduğunu belirten tabelalar var fakat insanlar buna aldırmayıp suya giriyorlarmış. Herkes değil tabii, birçok kişi bu suya girmeye cesaret edemiyor. Öte yandan böyle bir ortamda yüzme deneyiminden mahrum kalmamak gerektiğini düşünen ziyaretçiler de var.
Zeus Mağarası’nı ziyaret etmek için ideal zamanlar Mayıs sonu – Haziran başı dönemi, yazın mağara çok kalabalık ve suyu da oldukça pis oluyormuş. Mayıs ayında içerisi sakin, su temiz olduğundan içerisi daha bir keyif veriyormuş insana. Mağaradaki suyun derinliği 10 – 15 m. civarında, genişliği 10 – 13 ve uzunluğu da 20 m. kadar. Mavi – yeşil renkli bir su bu, dağdan gelen tatlı sularla denizden gelen tuzlu sular birbirine karıştığından yavan bir maden suyu niteliğinde. Bu -4 derece sodalı suyun içinde yüzmeye kalkarsanız devamlı hareket halinde olmanız gerekiyor zira su insanı kaldırmıyor. Zeus Mağarası dibi görünmeyen ve suyu da karanlık olan bir mekan, bu yüzden gotik bir havası var. Baya korkunç ve karanlık bir atmosferi olan bir yermiş burası, ayrıca suya dalarken dikkat etmek gerekiyor çünkü zırt pırt insanın önüne çıkan kayalıklar varmış. Yüzmenin yasak olmasının sebeplerinden biri budur belki de.
İnsanların suyun tam anlamıyla buz gibi olmasına, ağzınızdan çıkan nefesin biçimini görebileceğiniz kadar soğuk olmasına rağmen burada yüzmelerinin nedenlerinden biri de mağaranın suyunun cildi güzelleştirip sivilceleri söndürdüğünün düşünülmesi. Burada güzellik çamuru niteliğinde bir çamur da var, mağaranın dibindeki büyük kayanın dibinden çıkarılıyor bu ve özellikle kadınların cilt güzelliği için oldukça etkili olduğu söyleniyor; fakat çıkarılması hiç kolay değil. Bu çamuru yüzünüze sürüyorsunuz, kurumasını bekleyip yine mağaranın sularında yıkıyorsunuz. Fakat önce çamuru ele geçirmek lazım tabii, bunun için de Zeus Mağarası’nın dondurucu soğukluktaki sularının derinliklerine doğru en az 4 metrelik bir dalış yapmak gerekiyor. Mağaraya giden yolda insanların dilekleri kabul olunsun diye bağladığı kağıt mendillerle falan dolu olan dilek çalıları var bir de.
Zeus Mağarası’yla ilgili birçok efsane varmış. Biri şöyle; gök tanrısı Zeus kardeşi Poseidon’u kızdırdığı zaman Poseidon üçlü yabasını kaldırıp dalgaları kabartır, denizi alt üst edermiş. Zeus’da böyle zamanlarda bu mağaraya sığınıp bir yandan kardeşinin öfkesinin dinmesini ve ortalığın sakinleşmesini bekler, bir yandan da temizlenip yıkanırmış. Afrodit’i de yanına alırmış bu arada, zaten güzellik çamuru Afrodit’le ilişkilendiriliyor, bunu sürüp sürüp güzelleşirmiş hatun; yani öyle söyleniyor.
Mağarayı gören bazı kişiler mağaranın sularının bir zamanlar çok temiz olduğunu fakat insanların özensiz ve kötü kullanımı yüzünden suyun da, çevrenin de daha kirli ve itici bir hale geldiğini ifade ediyorlar. Öyle veya böyle, yazları oldukça kalabalık bir ziyaretçi kitlesini ağırlayan bir yer Zeus Mağarası. Yazın sıcak dönemlerinde gitmenizi tavsiye etmeyenler de bu yüzden etmiyorlar zaten; çok kalabalık ve pis oluyor, tadı çıkmıyormuş.
Binkelam için istediğim sıklıkla tatil – gezi yazıları yazamıyorum aslında ama var bir şeyler yine de. Deyrulzafaran Manastırı – Mardin konulu yazımız ilginizi çekebilir mesela.
