Son yıllarda yaşam tarzı konusunda yükselen bir trend olan doğala dönüşün yansımalarından biri olan no poo hakkında bilgilendirici bir yazıyı daha önce burada sizlerle paylaşmıştım. Şimdi ise şampuansız saç yıkama yöntemini hemen hiç kaçamak yapmadan bizzat denediğim 2 buçuk aylık sürecin ayrıntılarını aktarmak istiyorum. Teknik konulara ve izlenimlere geçmeden önce bilmenizi isterim ki, bu yöntem sabrınızı hayal edebileceğinizin ötesinde olumlu sonuçlarla ödüllendiriyor.
Öncelikle no poo’ya başlamadan önce saçımın aşağı yukarı ne durumda olduğundan bahsedeyim. Liseyi bitirdiğim günden bu yana, yani yaklaşık 5 senedir, saçımı kızıl, turuncu, mavi, yeşil, siyah gibi renklere ve bunların pek çok farklı tonuna boyadım. Özellikle siyahtan sıkılıp dönmeye çalışırken oldukça cahil davranarak marketten satın aldığım hazır ton açıcı boyalardan 2-3 tanesini birkaç gün arayla kullanıp saçımı tanınmaz hale getirdim. Ancak saçım her zaman hafif dalgalı ve kolay taranan bir yapıya sahip olduğundan bu durumda bile bol miktarda saç kremi kullanarak durumu idare ettim. Saçıma hemen hiçbir zaman jöle, briyantin, köpük gibi saç bakım ürünleri uygulamadım. Üniversitenin son yılında artık saçlarımla uğraşmaktan bıktığımdan onarı son bir kez orta tonda bir kahverengiye boyatıp kendi rengimi uzatmaya başladım. Yaklaşık bir sene sonra saçım tam kendi rengi olan pırıltılı açık kumrala kavuşmuşken tekrar hafif turuncuya dönük renkte bir boyayla boyamaya başladım. Ancak bu boya diğerlerinin aksine doğal tonuma yakındı, saçımı fazla yormuyordu ve çevremden de olumlu yorumlar alıyordum. İşte no poo serüvenim başladığında saçlarım bu şekilde boyalı ancak dinlenmiş ve düzenli bakım sayesinde biraz toparlanmış durumdaydı.
İnternette saçlarıma yaklaşık iki haftada bir badem yağı benzeri bitkisel yağlar ve besleyici serumlarla yaptığım rutin bakımlarda kullanmak için farklı yöntem ve malzemeler araştırırken bir blogda no poo’ya rastladım. Benim gibi saçları her yıkamada avuç avuç dökülen, şampuan ve saç kreminin dışında en az iki ekstra bakım ürünü kullanan, 15 günde bir saçında yağlı karışımlarla tüm günü evde geçiren biri için vadettikleri inanılmaz, ancak uygulaması da oldukça zor görünüyordu. Ancak pek çok kaynağı araştırdıktan sonra gözüme sık sık takılan saçı kimyasallardan arındırma vurgusu aklımı çeldi ve no poo’ya bir şans vermeye karar verdim.
Şampuansız saç yıkama olarak özetlenebilecek olan no poo’nun hayatımızdan çıkardığı tek ürün şampuan değil. Yöntem şampuan, saç kremi, saç maskesi, durulanmayan bakım kremleri gibi pek çok ürünün aslında saçlarımıza faydadan çok zararı olduğu tezi üzerine yoğunlaşıyor. Bu tarz ürünlerin çoğunun içerdiği SLS (sodyum lauryl sülfat) oldukça komplike ve zararlı bir kimyasal madde. İçeriğinde bu ve benzeri pek çok kimyasal bulunduran şampuan ve kimi saç bakımı ürünleri ise aslında sıvı sabundan pek de farklı değiller. Üstelik bu tarz ürünlerin hepsinin ticari amaçlarla piyasaya sürüldüklerini ve firmaların ayakta kalması için düzenli olarak tüketilmeleri gerektiğini de unutmayalım. Bu nedenle kepek şampuanları kepek sorunumuzu çözmektense yalnızca görünürlüğünü azaltıyor, yağlı saçlar için özel olarak üretilenlerse saçımızın yağlanmasını en fazla yarım gün geciktirebiliyorlar.
Yukarıda saydığım pek çok sebepten ötürü geçtiğimiz Mart ayında no poo’ya başladım. Saçlarımı karbonatlı suyla yıkayıp elma sirkesiyle yumuşatmaya çalıştığım ilk yıkamada saçlarım keçe gibi oldu ve kesinlikle tarak ya da fırça geçirmedi. Ancak okuduğum pek çok yazı sayesinde bu durumun yöntemi deneyen herkesçe yaşandığını ve gerçek sonuçları görmek için 4 ila 6 hafta kadar sabretmem gerektiğini biliyordum. Bu nedenle tarayamadığım saçlarımı zar zor üç parçaya ayırıp basit bir örgü uyguladım ve yaklaşık 2 hafta boyunca hep bu saç modelini kullandım.
No poo uygulanırken saçın başlardaki yıpranmış ve tiftik tiftik olmuş haline aldanıp sıklıkla yıkama yapmamak oldukça önemli. Uygulamanın özellikle ilk 2 haftasında kimi insanda aşırı yağlanma, kimisinde ise aşırı kuruma gözlemlenebiliyor. Ben bu aşamada saçı kuruyanlardandım. Ancak saçım elime ne kadar sert gelirse gelsin sabrettim ve saçlarımı genellikle üç, en fazla iki günde bir yıkadım. Saçımdaki ciddi kuruluk görüntüsü ikinci haftanın sonunda ortadan kalktı, ancak tarama konusunda hala sıkıntılıydım. Bu nedenle ben de saçımı henüz duştayken açmaya karar verdim. İki su bardağı ılık suyla karıştırdığım 2 yemek kaşığı karbonatla saçımı iyice yıkadıktan sonra bir su bardağı suya göz kararı 2 yemek kaşığı kadar elma sirkesi kattım. Sirkeli suyu hafifçe masaj yaparak saçıma uyguladıktan sonra yanıma aldığım fırçayla saçlarımı zor da olsa açtım ve ardından duruladım. Saçlarımın sertliği tam olarak ortadan kalkmasa bile saç yıkamak artık eziyet olmaktan çıkmıştı.
No poo’yla geçen ilk ayımın sonunda artık pek çok sorun ortadan kalkmıştı. Rahatça açık bırakıp dışarı çıkabildiğim saçlarım arkadaşlarım ve ailemden büyük ölçüde övgü almıştı. Üstelik bir ayın içinde normalin biraz üstünde bir saç uzatma hızına kavuştuğumu da fark ettim. Benim gibi uzun saça bayılan, saçları sırtından aşağı dökülsün isteyen biri için bu mucize bir sonuçtu. Bu sürenin sonunda dip boyamın iyice geldiğini gördüğümde beni zor bir seçim bekliyordu. No poo ile doğala dönmenin başarısını görmenin de etkisiyle saçımı boyamamaya karar verdim.
Pek çok kullanıcı no poo’nun 1-1,5 aylık uygulamasından sonra saçlarını yıkarken defne sabunu benzeri doğal sabunlar kullanmaya başlıyorlar. Kimi ise daha da ileri giderek saçlarını yalnızca suyla yıkıyor. Ancak ben bu yöntemlerin ikisini de uygulamadım. Sonuçta her ne kadar doğal olursa olsun sabun da belli oranda kimyasal madde içeriyor. Bu nedenle karbonat ve elma sirkesi yetersiz gelmeye başlamazsa asla sabuna geçmeyi düşünmüyorum. Ancak bu durumun bir istisnası var. Şampuan kullanmadan saç yıkama serüvenim sırasında ayda bire indirdiğim yağlı bakımlarımdan sonra karbonatın temizleyici gücüne güvenemeyerek saçlarımı ben de defne sabunuyla yıkadım.
Gelelim karbonat ve sirkeyi nasıl kullandığıma. Saçlarım fazla yağlı ya da kuru olmadıklarından ben bire bir şeklindeki standart ölçülerden fazla uzaklaşmadım. Genellikle 2 su bardağı suya 2 ya da 3 yemek kaşığı karbonatla saçımı yıkadım. Önce karbonatlı suyu köklerden başlayıp uçlara doğru saçıma döktüm. Ardından avuç içlerim ve parmaklarımla zaman zaman masaj, zaman zaman ise tarama hareketi yaparak tüm karbonatın saçıma yayıldığından emin oldum. Ardından 1 su bardağı suya 2 yemek kaşığı kadar elma sirkesini karıştırıp saçımın boy ve uçlarına döktüm. Ardından saçım henüz ıslakken tamamını taradım. Yaz aylarında olduğumuzdan eğer acil olarak dışarı çıkmam gerekmiyorsa saçıma kurutma makinası ya da düzleştirici uygulamadım, olduğu haliyle kurumaya bıraktım. Bu şekilde geçen 2 buçuk aylık sabırlı bir no poo uygulaması sonucu saçlarımın aldığı görünüm temiz, sağlıklı ve göz alıcıydı. Üstelik saç yıkama sıklığım artık haftada 2 güne düştü. Kendi saç tipinizi de göz önünde bulundurarak no poo’ya mutlaka bir şans vermenizi öneririm.
Not: Yöntemi uygularken fotoğraf çekmek aklıma gelmediğinden tüm fotoğraflar saçımın son halini yansıtmaktadır. Fotoğraflardaki renk farkı makinenin flaşından kaynaklanmaktadır.
Saç bakımı için kullanabileceğiniz doğal ve bitkisel yağlar konusunda fikir almak isterseniz “En Etkili 5 Saç Bakım Yağı” yazımıza göz atabilirsiniz.