Ülkemizde 2 gün sonra, 30 Haziran’da vizyona girmesi beklenen Lady Macbeth adlı filmde babasının kendisinden yaşlı ve zengin bir adama sattığı genç Katherine’in hikayesi anlatılıyor.
Olaylar 19. yüzyılın ikinci yarısında, İngiltere’nin kırsal bir bölgesinde yaşanıyor. Bir intikam hikayesi tarzındaki filmde, sadist ve sapkın kocasıyla galiba ondan pek de aşağı kalmayan kayınpederinin hükmü altında sıkıcı ve zor bir hayat sürmeye başlayan bu zeki genç kadın kocası uzun bir seyahat için evden ayrıldığında dışarıya çıkıp dolaşma fırsatı buluyor.
Evet, dışarıda yürüme hakkına bile sahip olmayan bir kadın o. Ve bunu yapabildiği zaman çiftliğin hizmetlilerinden biri olan Sebastian’la cinselliğe dayanan bir ilişki kuruyor. Bir noktaya kadar monoton bir hayat yaşayan düz bir ev kadını olan Katherine bu tutku dolu aşkı sürdürmek, cinsel açlığını gidermek ve öcünü almak için soğukkanlı ve haince planlar yapmaya başlıyor.
Nikolai Neskov’un yazdığı Lady Macbeth of the Mtsensk isimli romandan uyarlanmış olan film aklınıza Shakespeare’in Macbeth adlı oyununu getirebilir, benim aklıma hemen o geldi. Oyun hakkında bilgim yok ama ismi, ünlü bir klasiğin ismi olarak hafızamda. İkisi arasındaki ortak nokta kadın karakterinin aklına koyduğu şeyi yapmak için hiçbir engel tanımaması. Bir mal gibi para karşılığında satılmış olan Katherine babasının ve kayınpederinin önüne koyduğu kadere bedensel güzelliğinin cazibesini çok etkileyici bir şekilde kullanarak başkaldırırken elindeki bu gücün etkisiyle istediği her şeyi yaptırıyor.
Bol miktarda erotizm içeren film, konuyu dağıtmadan ırkçılık ve kölelik konularına da değiniyor. Ve tansiyon da giderek yükseliyor, çünkü başlarda masum ve kıstırılmış bir havası olan Katherine; istediği gibi yaşamak yolunda ilerlerken giderek daha acımasız ve umursamaz biri haline geliyor. Bu düşük bütçeli fakat kaliteli filmin müziklerini ve doğa görüntülerini de seveceğinizi sanıyorum. İngilizce bir kaynakta gördüğüm bir yoruma göre 4 ana konumdan; evin içiyle müştemilatlarından, etrafındaki açık alanlardan ve ormanlardan en iyi şekilde yararlanılmış.
Aynı yorumda evdeki kapıların, döşeme tahtalarının, çanak çömleğin ve çatal bıçak takımlarının rüzgarın ve insan vücudunun fiziksel titreşimlerinin etkisiyle çıkardığı seslerin de etkileyici olduğunu, başarılı ses tasarımının atmosfere baya katlısı olduğunu da okudum. Google Translate, bazı şeyleri kafa göz yararak çevirsen de, iyi ki varsın! Çok işime yarıyorsun, teşekkür ederim.
Bir başka İngilizce yorumda da biri filimdeki evin klasik İngiliz dramalarında sıklıkla görüldüğü gibi zengin bir dekorasyonu olmadığını, manzaranın sert ama güzel, evin sade olduğunu yazmış. Zulüm, can sıkıntısı ve şehvet hakkında çok şey söylediğini eklemiş bir de. Filmi tavsiye etmiş ve o dönemdeki kadın kostümlerinin içine giyilen şu korselerin Bayan Pugh’u tutacak kadar güçlü olmadığını düşündüğü yönünde bir espri yapmış.
Fragmanında şöyle yazmışlar; “A seductive mix of sex and murder”, aşağı yukarı “Seksin ve cinayetin ayartıcı, baştan çıkarıcı bir karışımı” demek bu. Şunu da eklemek gerekiyor ki genç oyuncu Florence Pugh kocası için kendisine bir mirasçı doğurabilecek bir genç kadından fazlası olmayan, kayınpederinin gözünde ücretli bir çalışan kadar bile itibarı olmayan bu zeki ve hırslı genç kadını çok iyi canlandırmış.
Filmi tekdüze bulur ve zaman zaman sıkılabilirmişiz. Sizi bilmem ama ben izlemek niyetindeyim.
Lady Macbeth filminin oyuncuları
Florence Pugh, Christopher Fairbank, Bill Fellows, Cosmo Jarvis, Paul Hilton, Naomi Ackie (Katherine’in hizmetçisi rolünün hakkını vermiş diye okudum), Golda Resheuvel, Ian Connigham. Filmin yönetmen koltuğunda William Oldroyd oturuyor.
