Çağan Irmak’ın son filmi Unutursam Fısılda’yı vizyona girdiği tarihlerde –sınavlarım dolayısıyla- izleyemediğim için çok üzülmüş, pek çok markette DVDsini aramış ancak bulamamıştım. Genelde izlemediğim ya da uzun zaman önce izlediğim ve bende iz bırakan filmler hakkında da genel bilgilerin toparlandığı yazılar yazıyorum, ancak her nedense Unutursam Fısılda için böyle bir yazı hazırlamak istemedim. Uzatmayalım, geçtiğimiz hafta içi nihayet filmi izleme fırsatı buldum ve yazımın başına oturdum. Şimdiden uyarayım, aşağıdaki satırlar film hakkında çok ağır olmasa da spoiler içerebilir.
Unutursam Fısılda’yı benim için henüz izlemeden özel yapan şey hayranı olduğum 1970’li yılların yaşam tarzı, müzikleri, modası ve sosyal atmosferi üzerine hem ilginç, hem de eğlenceli ipuçları barındırmasıydı. Özellikle film ekibinin eski şarkıları modernize etme kolaylığına kaçmayıp tamamen yeni şarkılar ortaya çıkarması son derece ilgimi çekti.
Öyle Bir Geçer Zaman Ki dizisiyle tanıyıp sevdiğimiz güzel oyuncu Farah Zeynep Abdullah da bu şarkıları kendisi seslendirerek altından başarıyla kalktığı büyük bir risk üstlenmiş. Unutursam Fısılda’nın bu yönlerinin ilgili dönemin müziğine ve modasına ilgi duyanları tatmin edeceğini rahatlıkla söyleyebilirim.
Aslında ben de, pek çok kişi gibi, gördüğüm onlarca vasat altı örnekten sonra dönem film ve dizilerine belli bir mesafeyle yaklaşanlardanım. Ancak başrollerinde Hümeyra ve Işıl Yücesoy gibi iki usta ismi bir araya getiren Unutursam Fısılda’da oldukça başarılı yansıtılmış bir dönem atmosferinin yanında incelikle işlenmiş bir abla-kardeş ilişkisini de buldum.
Ailesini –onların bakış açısıyla- yüz üstü bırakıp hayallerinin peşinden giden ve hayatta istediklerinin büyük bir kısmını elde ederken aynı zamanda ağır bedeller de ödeyen Hatice (Ayperi)’nin yıllar sonra bütün bu yaşananların yavaş yavaş hafızasından silinmesine neden olan ve bakım gerektiren bir hastalık nedeniyle kendi küçük dünyasından hiç ayrılmayan ablası Hanife’nin yanına dönüşünü konu alan Unutursam Fısılda izleyiciye “Siz olsaydınız ne yapardınız?” sorusunu fazla zorlamadan yöneltiyor.
Ancak filmin tamamen bu acıklı durum üzerinde yükseldiğini söylemek bana göre büyük bir haksızlık olur. Hanife ve Hatice’nin gençlik yılları, Hatice’nin Mehmet Günsür tarafından canlandırılan Tarık ve Kerem Bürsin tarafından hayat verilen Erhan karakterleriyle içine atıldığı inişli-çıkışlı müzik ve şöhret dünyası, küçük kasaba ve büyük şehir arasındaki farklar gibi pek çok ilginç nokta filmde başarıyla ve birbirinin gölgesinde kalmadan işleniyor.
İnterneti şöyle bir taradığınızda Unutursam Fısılda’nın genç oyuncularının performanslarının yerden yere vurulduğu pek çok yazıyla karşılaşmanız mümkün. Bu konuda otorite olmadığım halde bu görüşlere katılmadığımı açık yüreklilikle belirtme gereği duyuyorum. Hümeyra ve Işıl Yücesoy’un karşılıklı oynadıkları sahnelerdeki ustalıklarıyla diğer pek çok performansı gölgede bıraktıkları bir gerçek. Ancak başta Hanife’nin gençliğini canlandıran Gözde Çığacı olmak üzere filmin genç oyuncuları da rollerini hakkıyla yerine getiriyorlar.
Pek çok kişinin aksine ben Kerem Bürsin’in performansını da başarılı ve inandırıcı buldum, üstelik Güneşi Beklerken ve Şeref Meselesi dizilerini düzenli olarak takip etmediğimden kendisine yönelik önceden genel bir hayranlığım da olmadığı halde.
Toparlamak gerekirse; Unutursam Fısılda benim için aylarca beklememe değen ve sinemada izleme fırsatını kaçırdığım için üzüntü duyduğum bir film oldu. Kelebeğin Rüyası ve Bi’ Küçük Eylül Meselesi filmlerinden bu yana dikkatle takip ettiğim Farah Zeynep Abdullah ve başta Hümeyra’yla Işıl Yücesoy olmak üzere tüm oyuncuların ve yapımcı ekibin pek çok ortamda dillendirilen olumsuz eleştirileri, en azından bu derece hak ettiklerine inanmıyorum.
Filmin kimi olumsuz yanları ve kurgusal hatalar olmakla birlikte bunların seyir sırasında hiç gözüme batmadığını içtenlikle söyleyebilirim.